SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (149.BÖLÜM)
c- Ortadoğu’nun en kuzeyinde her dönemde belirleyici rol oynayan Anadolu, Türkiye, çağdaş uygarlık döneminde de iddiasını sürdürmektedir. Anadolu tarihte sistemlerin dönüşüm ve geçiş hattıdır. Tarih boyunca on beş bin yıl süren Ortadoğu uygarlık değerlerini Kafkasya ve Balkanlar üzerinden hep Avrupa’ya taşıdı. Son iki yüz yıldır da Avrupa değerlerini Ortadoğu’ya taşımaktadır. M.Ö 2000’lerde baş aktör halk, Aryen asıllı Hititlerdir. Daha doğrusu Hitit adı altında birleşmiş gözüken bir sürü halktır. Neolitikle birlikte yeni yeni köleci uygarlığa geçiş yapmaktadırlar.
Önce Troya, sonra Frigya ve Likya kalelerinin düşmesiyle (M.Ö 1200-600), Anadolu Grek etkisine girer. Helenleşme sürecini yaşar. M.S 1000 yıllarına kadar bu devam eder. Ermeniler kuzeybatı ucunu, Kürtler güneydoğu ucunu teşkil eden hat içinde kalıcılaşırlar. Anadolu M.S 1000’lerden itibaren Türk boylarına açılır. Bu yerleşmeler 14. yüzyıla kadar devam eder. Selçuklu ve Osmanlı uygarlığıyla derinlemesine sınıflaşmaya uğrar. Türklerin köklü sınıf bölünmesi bu dönemdedir. Dağdaki Türkmen Türklük özelliklerini canlı yaşarken, kentteki Türklük çok katı asimilasyonu yaşar. Hem Selçuklu hem Osmanlı, İslam’ın Sünni mezhebini esas alır. İran reformculuğuna karşı feodal tutuculuk güç kazanır. Kapitalizmle feodalizm arasındaki hassas dengeyi yakalayan Osmanlı İmparatorluğu, kapitalist uygarlık gelişinceye kadar yayılır ve rahat yaşar. Ama kapitalizmin yayılma süreci karşısında fazla dayanamaz ve 20. yüzyılın başlarında çözülüp tarihe karışır. Türkler bu sefer tutucu İslam ideolojisi yerine, Batıcı milliyetçi ideolojiyle Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Batı kolonyalizmi ile işbirlikçileri durumuna düşen sultanlık çevrelerine, Ermeni ve Rum kompradorlarına karşı, dışta Bolşevikler ve içte Kürtlerle geliştirdikleri ittifaklarla hem ulusal kurtuluş savaşını kazanırlar hem de cumhuriyet sürecine tarihi bir geçiş yaparlar.
20. yüzyıl Anadolu’su artık Türkiye Cumhuriyeti olarak rol oynayacaktır. Cumhuriyet Türkiye’si bu gelişmede kurucu öğe olarak yer alan Kürtleri isyanlar nedeniyle bastırınca, demokratikleşmesini geliştirememekle tarihi bir gelişme şansını kaybeder. Rahatlıkla bir Japonya olabilecek konumu, bu sorun nedeniyle çıkmaza girer. Bu çıkmaz kilitlenmiş olarak durmaktadır. Ortadoğu coğrafyasında ve uygarlaşma düzeyi itibariyle Avrupa’ya en yakın konumdadır. Yoğun bir demokratik tartışmayı yaşamaktadır. AB adaylığı demokratikleşememekten ötürü gelişmemektedir. Bunun altındaki neden Kürt varlığıdır. Türkiye’nin önündeki bu temel sorun adeta kaderini belirler düzeye gelmiştir. Ya Demokratik Cumhuriyet içinde sorunun demokratik çözümü ya da dışlanma ve içe büzülme gibi bir ikilem yaşanmaktadır. Sorunun nasıl çözüme uğrayacağı henüz kesinleşmemiştir. Bununla birlikte bütün iç ve dış koşullar demokratik çözümü dayatmaktadır. Türkiye Ortadoğu ülkeleri arasında demokratikleşmeye en yakın toplumsal koşullara sahiptir. Bu konuda birçok adımı da atmıştır. Geriye kalan adımları atması halinde, AB üyeliğine oturabilecek konuma gelir. Dolayısıyla Avrupa demokratik uygarlığı üzerinde demokratik seçeneğe güç katar. Orta Asya Türklüğünü de daha çok etkiler.
Türkiye’nin 21. yüzyılda bu yönlü gelişmesi güçlü bir ihtimaldir. Bu haliyle Ortadoğu’nun demokratikleşmesinin dördüncü büyük köşe taşı olur. İsrail, Araplar, İran ve Türkiye, Ortadoğu denkleminin demokratik doğrultudaki çözümünün temel güçleri olarak Ortadoğu antitezini güçlü bir biçimde oluşturma ve geliştirme sürecine girerler. Bunda engel teşkil eden Arap-İsrail çatışması ve Arapların kendi aralarındaki demokratikleşme ve birlik sorunu, İran’ın demokratik federasyonla (ya İslami örtü ya da çağdaş örtü) kalıcı bir yapılanmaya gitmesi ve Türkiye’nin tamamlanması gereken demokrasi sorunu çözümlenirse, 21. yüzyılın tüm bölge için yükselen bir hamle sürecine girmesi kaçınılmaz olur. Bu dört temel taş üzerinde yükselecek Demokratik Ortadoğu federasyonlaşması, Avrupa uygarlığının gerçek bir antitez gücü olarak, aralarında kurulacak diyalektik bağ içinde yeni tarihsel sentezin oluşumu yönünde güçlü adımları başarıyla atabilecektir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER