SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (240.BÖLÜM)
Feodal ve kapitalist toplum, Sümer toplumunun çocuğudur; temel genlerini buradan almışlardır. Tapınak ve saray komploculuğunun halis biçimleri ilkin ve orijinal olarak Sümer toplumunda gerçekleştirilmiştir. Tarihin en önemli icatları dememiz boşuna değildir. Ne acıdır ki, Sümer komploculuğunun dışa yönelik ilk uygulamalarının da, bağrından kopup geldikleri ve ilk defa kendi dilleriyle Kurti (Kur=Dağ, ‘ti’ ekiyle dağlılar oluyor) diye adlandırdıkları Kürt etnik gruplarına karşı geliştirildiği gözlemlenmektedir. İnsanlığın ilk yazılı destanı olan Gılgameş Destanı’nda bu konuyu izlemek hayli ilginç ve çarpıcıdır. Gılgameş’in kendisi ilk şehir devletlerinden olan Uruk’un kahraman kralıdır. Kentin orman kerestesi başta olmak üzere, maden ve taşlarına olan ihtiyacı, Gılgameş’i orman seferlerine zorlamaktadır. Bunun için ormanı iyi tanıyan bir yardımcıya ihtiyacı vardır. Yol gösterici ve işbirlikçi olarak Enkidu’yu bu amaçla dağda ormanda bulup avlar. Hem de tapınak fahişelerini kullanarak. Destanın önemli bir kısmı bu konuyla ilgilidir: İşbirlikçinin kadın cinselliğiyle düşürülmesi.
Tapınağın iyi eğitilmiş kızları bu işte son derece etkilidir. Enkidu’yu kısa sürede dağdan indirip kente alıştırırlar. Bir daha da başını beladan kaldıramaz Enkidular. Artık orman ülkesinin fethedilmesinin kilidi elde edilmiştir. Dağda avlanan keklik, diğer keklikleri avlamada kullanılacak kafese konulmuştur. Gılgameş meşhur dağ seferindeki en yakın dağ olarak Zagroslara doğru yürüdüğünde, oradan devşirdiği Enkidu’yu da beraberinde götürmektedir. Enkidu’nun ilk işbirlikçi Kürdü temsil ettiği, destanın akışından gayet iyi anlaşılmaktadır. Enkidu Gılgameş’i ormanın dağ ülkesi sahipleri üzerine götürmektedir. Kendi kavmini avlayacaktır. Dağda ilk buldukları, orman bekçisi dedikleri ve canavar gibi gösterdikleri Huvava, aslında aşiret şefidir. Yurdunu savunmaktadır. Fakat daha örgütlü ve etkili silahlara sahip olan Gılgameş’e yenilmekten kurtulamayacaktır. Tarihe geçen ilk Kürt özgürlük savaşçısı böylece esir alınacaktır.
Gılgameş Huvava’yı da işbirlikçi olarak bırakmak ister. Ama egemenliğini kaybetmemek istediği veya yerinden olmaktan korktuğu için, alternatifi olmasın diye Gılgameş’i, onu öldürmeye razı eder. Gılgameş Huvava’yı öldürerek kanlı süreci başlatır. Destan aslında bu yönlü uzun süren diyalektik bir ilişki ve çelişkiyi işlemektedir. Dağ-ova, aşiret-kent, kral-asi, yurtsever-işbirlikçi ve buna benzer motifler, kuşaktan kuşağa yayılan hikayeleri destanlaştırmaktadır. Konumuz açısından önemli olan, insanlığın ilk yazılı destanında Kürdün acıklı hikayesinin üstü örtülü olarak geçmiş olması, tarihlerinin komployla başlatılmasıdır. Kendi içlerinden düşürülmüş bir işbirlikçi olmadan asla girilemeyecek yurtları, kent toplumunda çoğunlukla kadın cinselliğiyle düşürülen hainlerinin yol göstericiliğiyle düşürülmektedir.
O günden bu güne bu tarih yoğunlaşarak ve yaygınlaşarak sürüp gelişecektir. Ağacı düşüren, kendi içinde türeyen kurtçuklarıdır. Tarihin belli başlı dönüm noktalarında hep bu tipler karşımıza çıkacaktır. Hurri-Mitanni devletinin düşürülüşünde işbirlikçi, prens Matizawa’dır. Med Hanedanı’nın düşürülüşünde Persli yeğen Kuros başrolü oynar. Tarihte iz bırakan tüm olaylarda komplolar sırıtmaya devam eder. Anadolu üzerinden uygarlık değerlerini Avrupa kıtasına taşımada baş rolü oynayan Troya’nın düşürülüşü yine komployladır. Kahraman Hektor Troya’yı savunmaktadır. Kent bir türlü düşürülememektedir. İlyada Destanı’nda Homeros bu anı tüm acılı sahneleri içinde anlatmaktadır. Yeni yükselen Helen üst sınıfının tanrısı baba Zeus ve alnından yarattığı Athenna, bu işi ancak komployla halledebileceklerini akıl ederler.
Athenna Hektor’un kardeşi Deiphobo’nun kılığına girerek, Akhileos karşısında savaşı kazanacağına ikna ederek, Hektor’u yanlış yer ve zamanda savaşa tahrik eder. Hektor öldürülür, Troya düşürülür. Anadolu’nun kapısı ardına kadar Helenlere açılır. Üç bin yıllık Helen egemenlik ve kültür dönemi başlar. Batı’nın Doğu’ya, Avrupa’nın Asya’ya karşı üstünlüğünde, yine temelinde kadın cinselliğinin kullanılmasına dayanan komplolar önemli rol oynar.
Mitolojik dil gerçeği olduğu gibi anlatmaz. Ama yaygınca ve adeta en önemli bir olgu haline gelmiş süreçleri de dile getiren önemli bir tarihsel kaynaktır. Her efsanenin altında bir gerçek vardır sözü bu anlamda çok doğrudur.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER