KÜRT AŞKI-23.BÖLÜM
Kürt erkeğinin bilinen bazı temel zaafları vardır: Kültürel, ulusal, toplumsal, siyasi gelişmeye gücü yetmeyen, kavramaya, arayışta bile kendini fazla iddialı görmeyen erkek; söz konusu olan bencillik, günübirlik yaşam oldu mu ve daha da ötesi veya berisi, yaşamdan ne anlıyorsun dedi mi, gözünü gittikçe daraltılmış, en düşkün seviyeye indirilmiş kadın cinsine diker, sadece cinselliğine diker. İmkânımız olsaydı da bunun romanını yazsaydık! Cinselliğe boyun eğmekle, alet olmakla kesinlikle sizleri iğrenç buluyorum. Buna karşı büyük mücadeleyi vermemekle, tersine kendinizi esir görmekle ve zemin olarak sunmakla sizleri suçlu görüyorum. Böyle cinsellik olacağına hiç olmasın.
Çünkü bütün ulusal, toplumsal, onun bütün siyasal, örgütsel ifadelerinden kendini koparmış olan erkek, dolu dizgin yaşam diye size geliyor. Sizin basit, çaresiz ve hiçbir gelişmeye güç yetirmeyecek olan kaba cinselliğinize koşuyor. Bu erkeği siz nasıl tespit edemediniz? Haydi onların biraz erkek hâkimiyeti vardır; kadın da kendi diktatörlüğünü, çirkinliğini, sözüm ona hâkimiyetini, tersyüz edilmiş karılığını egemen kılmak istiyorsa, sizler ne yarar görürsünüz? Neden şimdiye kadar bunu sorgulamadınız? Bu erkek sizinle birlikte olmasını bilir mi? Neden hayatı incelemiyorsunuz? Hani inceleme kabiliyetiniz vardı? Hani güzel yaşam istiyordunuz? Dikkat edin, ben burada bir incelikten bahsediyorum. “Sevgili erkeğimiz, beni sevmesini biliyorsa canımsın, ruhumsun” diyebilirsiniz, ama böyle bir erkek yok. Benim aldığım tedbir neydi? Erkeklikten vazgeçmek, istifa etmek. Kanım donuyor böyle bir erkeklik karşısında. Bunu kendime yedirememekle, en büyük iyiliği kendime de belki de biraz kadına yapmışımdır. Sürekli kendime sorduğum bir soru: Bir genç kız nasıl böyle bir erkeğe dayanabiliyor, nasıl kabul edebiliyor? Bakın ben sizin gibi bir genç kız değilim. Ama sizden daha fazla, bu soruyu yakıcı bir biçimde kendime soruyorum. Bu anlamda karılaşmak salt cinsel boyutlu bir gerçeklik değil, çirkin bir köleliktir.
Mukayeseyi daha iyi yapmanız için size söylüyorum: Yirmi yaşlarında gencecik bir delikanlıyı koyun yerinize ve böyle hâkim bir erkek onu kendisine eş veya sevgilisi olarak seçmek istiyor. Ne kadar tehlikeli bir karılaşma. Erkeğin biraz gücü var, zalimler hep böyle yapar, tarihten bazı örnekler de verdik. Osmanlı padişahlarının diğer bir özelliği de bu. Fatih Sultan Mehmet kendi hâkimiyetini geliştirirken, hâkimiyet altına aldığı halkların önde gelenlerini, erkeklerini getirip işte o “Osmanlı oğlancılığı” denilen bir terbiye altında hepsini bir nevi karılaştırıyormuş. Mustafa Kemal’in de böyle olduğu yaygınca söylenmektedir. Burada bir egemenlik söz konusu. Hâkimiyeti altına aldığı halkı, sembolü olması açısından onun bir prensini alıp haremine kapatıyor. Bırakalım kızları, erkekleri böyle yapıyorlarmış. Cinsellik boyutu deyip geçmeyin. Onun içinde birçok sapıklık, içinde gizlenen birçok egemenlik vardır. Dolayısıyla çirkinlik vardır. Cinsellik alanı bu konuda en çok dikkatle çözülmesi gereken bir alan. Sanıldığı gibi zorunlu bir ihtiyaç temelinde ele alınmıyor. Orada bir egemenlik dayatılıyor. Biz buna karşıyız. Özgür paylaşım en aza indirgenmiş veya yoktur, tersi vardır. Tek taraflı ilişki dayattın mı veya ilişkiyi siyasal ve ruhsal, ideolojik ölçülerden kopuk ele aldın mı, egemen ideolojinin tutsağı olursun.
Sonuçta cins olarak kaybedersin. Ondan sonra kadın duygusallığıyla istediğin kadar ağla, ortalığı velveleye ver. Kendin buna yanaştın. Erkek çözümlenmesini boşuna yapmıyoruz. Hele söz konusu Kürt erkeği oldu mu, hele PKK saflarındaki erkek oldu mu, bu çözümleme mutlaka sağlam yapılmalıdır. Erkeği çözmedikçe kesinlikle hayatınız tehlikededir. Çözme işini kapsamlı, bilimsel yapacaksınız. Sorular sorarak çözmenizi, derinleştirmenizi öneriyorum. Saflarımızda artık dostluk, ahbap-çavuşluk, her türlü elele, kolkola, yatmaya kadar giden ilişkilere özgürlük deniliyorsa çatışmalıyız. Sorgulayacaksınız. “Beni hangi temelde sevebilirsin? Bana sevmenin ilkelerini anlat. Benimle ne kadar olabilirsin? Beni nereye götürebilirsin?” Sizler yarını bile düşünemiyorsunuz. Birisi geldi, size böyle bir dayatmada bulundu. Kendisi erkek, az çok hâkim veya sorumludur. Yarın başınıza gelecek olan nedir? Yoz ilişki denildiğinde, çoğunlukla erkek kendisini haklı görür ve suçlanan hep kadın olur. Zaten ahlaki açıdan da “ahlaksız olan kadındır, yaman adam erkektir; işi biten kadındır, işini bitiren erkektir.”
Bu ahlakı, tek taraflı tehlikeyi görmeden, nasıl rahat bir yaklaşım içinde olabilirsiniz? Keşke özlenen, amaçlanan, pratiğe an be an yansıyan bir yoldaş sevgisine ulaşabilsek. Elimizi tutan böyle yoldaşlarımız olsa. Benim elimi tutan diyeceğim, yadırgayacaksınız. Saygı duyuyorum hepinizin ilgilerine, sevgilerine. Ama gerçekten çok mesafe almamız gerekiyor. Benim de bir elele tutuş özlemim, amacım, gerçekliğim vardı. Kadınla paylaşmak için benim de hayallerim, tasavvurlarım, çabalarım var, ama hala ne kadar eşitçe olabilir ne kadar güçlülük ister ne kadar irade ister diye düşünüyorum?
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER