TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (168.BÖLÜM)
Peki, burada ortaya çıkan şey nedir? Burada yapılan soruşturmaların sonucunda bilinçli bir hedeflemenin olduğu kanıtlandı. Bunu da bir yana bırakalım. Hepiniz bu gözükaraların durumuna şaşıyorsunuz. Bunları dehşetle karşılıyorsunuz. Nasıl bu kadar gözükara olabilirler diye soruyorsunuz. Olayı böyle karşılamak yerindedir. Bu işlere kafa yormak gerekir. Sık sık daha amansız tiplerin de ortaya çıkabileceğini söylüyoruz. Bu konuda kendinizde en azından yenilgiyi yaşamayacak bir gelişme sağlamalısınız. Size dehşet veren bir durumu sağlam derslere dönüştürmekte kararlı olmalısınız. Parti açısından bundan tarihsel dersler çıkarmak hem gerekli hem de zorunludur. Olanak varken yapılması gereken şey nedir? Bu kez birkaç olguya takılmamalı, olguları sistematik olarak ele almalısınız. Benim görebildiğim kadarıyla parti son beş altı yıldan beri bu temelde bir saldırı altındadır. Belki içeride bilinçli saptırma azdır. Ama bu, dolaylı olarak düşmanla bağlantılıdır. Bu bağlantının bilinçli olduğunu söylemiyorum.
Ortam gözlenmekte, PKK’nin gelişimi izlenmekte, PKK’yi geliştiren özellikler iyi tespit edilerek onlara yüklenmekte ve kontracılık bu temelde geliştirilerek, yetkinleştirilmektedir. Olayları daha önce de değerlendirmiştim. Düşmanın ulaşamayacağı ve yenemeyeceği tek bir özelliğimiz vardır. İlgili değerlendirmeleri çok iyi okursanız, yaşam tarzımın TC’nin ufkunun çok çok üstünde olduğunu görürsünüz. Benim yaşam ve mücadele tarzım ve dolayısıyla PKK’ye malettiğim yaşam tarzı, düşmanın asla ulaşamayacağı ve egemenlik altında tutamayacağı bir yaşam tarzıdır. Hatta savaş ve vuruş tarzı da demedim, yaşam tarzı dedim. Yaşamı düşmanın ulaşamayacağı biçimde düzenliyorum.
PKK içinde ve halka karşı çok az kusurlu olan ve biraz da olağanüstü özellikler arzeden bir önderlik sergiliyorum. Nüfuz etmek bir yana, düşman onun üzerinde seyredemez, onu kavrayamaz ve ona ulaşamaz. Kavrasa bile onu etkisi altına alamaz. Ruhta, düşüncede ve örgütlenmede bu sürekli böyledir. Gerçekten de düşmanı bozguna uğratan şey budur. Bu bizim en büyük silahımızdır. Biz öyle başarılı askeri taktiklerle sonuç almadığımızı da belirttik. Halihazırda dağlarda sonuç alan PKK’nin durumudur; PKK’nin fedakarlığı, cesareti ve yüce tutkularla yüklü yaşam tarzıdır. Bunu kişiliklerinde somutlaştıran savaşçılar PKK’yi yaşatmaktadır. Yoksa bizi yaşatan şey, PKK taktiğine hükmeden ve ona büyük anlam veren taktik önderlik değildir. Bizi yaşatan ve son derece yüksek değer biçilmesi gereken yaşam tarzımızı taktik mücadele tarzıyla, yani günlük eylem ve örgütlülükle doğru bir biçimde birleştirirsek, zaferimiz kesin olacaktır. Bu tarzı doğru bir biçimde halkımızın örgütlenmesiyle birleştirirsek, düşman onu vuramayacak ve yakalayamayacaktır. Yakalayıp vursa bile, bu gelişmeleri daha da hızlandıracaktır. Bugün düşman bunu çok iyi tespit ettiği için, ağacın dallarını kesmek ve yapraklarını dökmek yerine köke vurmakta, yani öze yönelmek istemektedir.
Her dönemde PKK’yi PKK yapan değerleri düşünelim. Birkaç kişi zindanlarda, dağlarda, şurada burada bu işe özlüce katıldı. Bu tarihsel bir direnmeye yolaçtı. İşte düşman bu köke ve öze yönelerek, buna müdahalede bulunmaktadır. Biz bunları dile getirdikçe, bazıları kendilerini daha çok dayattılar. 1986 yılında Çernobil nükleer sızıntısına benzer bir durumun yaşandığını söyledik. Partimizin içinde de bu tür bir radyasyonla bizi nefes alamaz ve parti ortamını yaşanamaz bir duruma getirmek isteyen tutum ve davranışlar vardır dedik. Eskiden bu biçimde kendilerini bize diken gibi batıranlar vardı. Bunlar karaçalı cinsinden dikenlerdi. Her gün beynimizi ve yüreğimizi tırmalıyorlar ve bazıları şiddetli bir provokatif yaklaşımla sonuç almak istiyorlardı. Bu tür örnekleri ortaya serdik. Bu çalı gibi batma, diken gibi yırtma hareketiydi. Daha da kötüsü el kol hareketleri ve mimiklerle partinin seçkin, net, açık ve halkın hayranlığını kazanmış yoldaşlarımızın, büyük yaşam aşkını yaşatan özelliklerini boğmaya çalışıyorlardı. Buradan sonuç çıkaracaksınız.
Biz, yaşamla oynayanları asla affetmeyeceğimizi söyledik. Burada kendilerine çekidüzen vermeyenleri ve en büyük tahribatların nedeni olabilecek olumsuzlukları aşmayanları en tehlikeli kontralar olarak değerlendireceğiz. Bunu özden geliştireceksiniz; kendinizi gizleyemezsiniz.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER