TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (135.BÖLÜM)
Bazı kişilikler, ilgili değerlendirmelerde de açımlanmaya ve çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çözümlemeler ışığında kendi durumunuz üzerinde durabilirsiniz ve durmalısınız. Üzerinizden atmanız gereken birçok olumsuzluk olabilir, ama kazanacağınız çok şey de vardır. Aslında biz militan için gerekli olan her şeyi vermeye çalışıyoruz.
PKK’nin yaşamına bu denli katlanabilen bir adam, bunun örgüt ve eylem hattını tam tutturabilirse, çok sağlam bir önder olabilir ve çok iş başarabilir. Hiçbir düşman subayında bulunmayan cesaret sizde vardır. Emek de harcıyorsunuz. Ama taktik yoktur; örgüt ve eylem düzenleme olayı yoktur; onun yönetimi ve denetimi yoktur. Bunların hepsini birleştirirseniz, işlerimiz gerçekten sağlam yürüyecektir. Neden eylemlerin yönü sağlam olmuyor, neden eylem doğru düzenlenemiyor ve yapılmıyor? Neden yönetilemiyor ve sonuçları denetlenemiyor? Bizi en çok şaşırtan bir nokta budur. Neden bu denli atıl kalıyorsunuz? Aslında bu önderlik konusunda çok ciddi bir eksikliktir ve aşılmak zorundadır. Bunu anlayışta belki biraz görüyorsunuz, ama pratik dönüşümde yaşamıyorsunuz. Dönüşümü pratikte de yaşayamazsanız, bunun yol açtığı dehşet verici durumlara düşersiniz. Oysa devrimciler planlıdır ve attıkları adımların sonuçlarına katlanmasını bilen adamlardır. O halde bizi oldukça uğraştıran ve bizi hak etmediğimiz acılara ve kayıplara mahkum etmek isteyen tutum ve davranışlara oldukça öfkeyle yaklaşmalı; onları adım adım geriletmenin göreviniz olduğunu unutmamalısınız.
Bu temelde, özellikle PKK tarihini incelemelisiniz. İncelemesini bilirseniz, aslında çok veri sunulmuştur. İlk adımların atılmasından, yaşanan her önemli aşamaya kadar kendini dayatan sahte önderlik tipinin ne olduğu, tembel ve tutucu tipin kim olduğu ve nelere yol açtığı iyi konulmuştur. İdeolojik grup döneminde bile birkaç ay birlikte yol aldığımız çok sayıda feodal ve küçük-burjuva tip tanıdık. Bunların yol arkadaşlıkları birkaç ayla sınırlıydı. Ama biri gitti, öbürü geldi; daha ileri aşamalarda biraz daha kalıcı da olsa, bu etkiler yine varlığını duyurmaktan geri kalmadı. Günümüze doğru gelindiğinde, bunlar bize, görkemli parti eserimize, her şeyimizi ortaya koyarak geliştirdiğimiz ve insanlık tarihinde ender rastlanan kutsal direnişimize öyle bir dayatmada bulundular ki, kendimize egemen olmasaydık, içlerinden bir tanesi bile bu kocaman varlığımızın altını üstüne getirebilirdi. Hani yapmak ne kadar zorsa, yıkmak da o kadar kolaydır derler. Bunlar da çok zor yapılanı çok kolay bir biçimde yıkabilirlerdi. Biz burada ideolojik ve politik formasyonumuzu, biçimlenmemizi ve yeni kişilik dönüşümümüzü oldukça güçlü bir aşamaya yükseltmek için çok çaba harcadık. Ama bir kaza -ki bunun arkasında bir kişilik vardır- moralinizi ve hatta birçok kazanımlarınızı tehlikeye atabiliyor. Görevlere militanca sahip çıkmak öyle basit değildir. Her kazanın arkasında yetersiz, sorunlu, çözümlenmemiş veya proletaryaya yabancı bir kişilik vardır.
Bu kişilikler beklenmedik durumlara yol açarlar. Bunlar hak etmediğimiz kayıplardır. Bu olaylar kader değildir. Ortaya çıkan kazalar rastlantı eseri olarak görülemez. Görünürde böyle olabilir; ama son tahlilde birleşilen yer kazaya yol açan kişiliktir. Belki de kendini son derece beğenen, kendini konuşturan, kendi ölçülerini parti ölçülerinin üstünde tutan ve kendisini partiyle eşleştiren tutumlar bu durumlara yol açmaktadır ve bunlar yaygındır. PKK içindeki sınıf savaşımı tam da buradadır. Görünüşe aldanmamak gerekir. Kendini dönüştüremeyen kişilik taşındığı sürece, partiye karşı savaş yürütülecektir. Kendini geliştiremeyen kişilik, Kürdistan’da aşılması gereken yaşamla özdeştir. Tıkalı kalırsanız gelişmeyi yaşayamazsınız ve savaş kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda siz kazanırsanız tasfiyeciliği geliştirirsiniz. Partinin hattı egemen olursa, ya sizi kazanacak ya da tasfiye edecektir.
Parti tarihimizde, özellikle 1983’ten itibaren provokasyonun bilinçli olarak kullanmak istediği geri yapımız, hiç ummadığımız veya görmek istemediğimiz bir biçimde tehlikeli bir konum arzediyordu. Yani provokasyonun umut bağlamasını olanaklı kılan yapısal özellikleriniz vardır. Nedir bu özellikler? Çizgiyi derinliğine kavrama ve uygulama şurada kalsın, kimliği tamamen açığa çıkmış bir provokatör ses verdiğinde, bazıları rahatlıkla ona bakmakta, aylarca dinlemekte ve etkisinde kalabilmektedir. Örneğin o dönemde provokatörler, “Yüzde yetmişbeşinin kafası karışıktı, bizi dinliyorlardı; üzerinde çalışmış olsaydık, daha çok çekebilirdik” diyorlardı.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER