TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (114.BÖLÜM)
Yalnız bizi boğmak isteyen güçlere, kişilere ve anlayışlara karşı kaba bir intikama yönelmekten ve “bizi vuranı vururuz, bu iş olur biter” demekten kaçındık. Özellikle “Beş Parçacılar”ın kimler olduğunu, “beş parça”nın hangi anlama geldiğini ve dünya görüşünün ne olduğunu araştırdık. O zaman bunun, ilkel milliyetçiliğin bizi barajlamak amacıyla ortaya çıkardığı bir araç olduğunu gördük. Bunların hedefi şuydu:
PKK solculukla geliyordu; kendileri de “solcu”ydu. Ama kendileri “beş parçacı solcu”ydu. PKK daha sonra biraz KUK’a dönüşecek ve KUK da yaygınlık kazanacaktı. Sonuçta çatışmalar tırmandı. Bunlar savaşı geliştirdiğimiz Mardin’de, onlarca yurtseverin katledilmesinde büyük rol oynadılar. O zaman “UDG” (“Ulusal Demokratik Güç Birliği”) vardı. “UDG”, PKK’ye karşı sözümona ünlü bir vurucu güçtü. Demirel bile ondan söz ediyordu. Bunları kullanmakla tehlikeli bir iş yapıldığını, bu güçleri PKK’ye karşı çıkarmanın devletin ağırlığıyla bağdaşmadığını söylüyordu. Demirel sanırım 1980 başında böyle bir değerlendirme yapmıştı. Ama onlar da epeyce kayıp verdiler. Ortada büyük bir kalkışma ve gelişme vardı. Mardin’deki büyük yurtseverlik çıkışının darbelenmesi hedeflenmişti. Bu çıkmazı, çok yönlü faaliyetlerle zorbela aştık. Bu öyle kendiliğinden olmadı. Epey müdahalede bulunduk. Yüzlerce kadro, savaşçı ve olanak sunarak, Mardin bölgesindeki yurtseverliği diri tutmaya çalıştık. Büyük bir sınıf savaşımı sonucunda bunları tasfiye etmek mümkün olabildi. tekoşîn de aynı ajan-provokatör oluşumun değişik bir varyasyonuydu.
“Beş Parçacılar”ın dayattığı provokasyon başarılı olamayınca, hareketimizin karşısına Tekoşîn kliği çıkarıldı. Haki yoldaşın katledilmesinden sonra “Beş Parçacılar” teşhir olmuş ve bu nedenle fazla iş yapamaz duruma düşmüşlerdi. Haki yoldaşın katledilmesi olayının bir ucu da içimizde bulunan Mehmet Uzun’a dayanıyordu. Haki’nin olay yerine götürülmesinde bu adam vardı. Kendisi daha sonra Tekoşîn içinde çalışmaya başladı. Haki yoldaş o zaman Antep sorumlumuz ve en değerli militan arkadaşımızdı. Oldukça örgütleyici ve eylemciydi. Bu dönem olanaklarımızın çok kıt olduğu bir dönemdi. Bugün birçoğunuzun sahip olduğu olanaklar o dönemde yoktu. Buna rağmen, sizin pratiğinize ve içinde bulunduğunuz duruma baktığımızda hayretler içinde kalıyoruz. Haki yoldaş hamallık yaparak biraz para kazanıyordu. 20-30 kişilik eğitim grubunun gereksinimlerini bu parayla karşılıyordu. Bir gün kaldığı eve gittik. Yeni yapılmış betonarme bir evdi ve oldukça soğuktu; evin içi buz gibiydi. Çay ve zeytinle karnımızı doyurmuştuk. Şimdi çok zor hatırlanacaktır. Haki yoldaş, Antep’teki bu ilk gruplaşmayı tamamen hamallık yaparak oluşturdu. Gençlerden bir grup yarattı. Birkaç eylem yaptı. Düşmandan birkaç kişi vurdu. Antep’teki çalışmalara iyi öncülük etti. Daha sonra sabotajlar gerçekleştirdi.
Bunlar PKK’de ilk yapılan işlerdi. Antep alanında bu tür bir militan faaliyeti oldukça ileri götürmüştü. MİT de o zaman bunun farkındaydı. Haki yoldaşı bu yüzden hedefledi. Onun hedeflenmesi son derece bilinçliydi. Düşman bir “beş parçacı”yı Antep örgütümüzün içine sızdırarak, PKK’nin en militan temsilcisi olan Haki yoldaşı durdurmaya çalıştı. Başarıya ulaşması durumunda bunun ürününü de Tekoşîn kaldıracaktı. Yoldaşımızın şehit düşmesinin ardından, bunlar önderliğin gittiğini ve mirasın kendilerine kaldığını söylüyorlardı. “PKK hareketinin gerçek yaratıcıları imha edilirse, öbürleri korkup uzaklaşır” diyorlardı. Zaten Haki’nin şehit düşmesinden sonra, geri kalanlardan birçoğu korkup kaçtı ve bizi epey uğraştırdı. Bazıları Tekoşîn’e katıldı ve bize verdikleri zarar az olmadı. İyi anımsıyorum, o zaman bu hizbi tasfiye etmek için kendim Antep’e gittim. İçlerinde onyedi arkadaş vardı. Kendilerine göre önemli bir kesimini ele geçirmişlerdi. Aslında içlerinde çok dürüst ve dayanıklı arkadaşlar da vardı. Bazıları sömürgeciler tarafından idam cezasına çarptırıldı. Biz bunları kazandık. Hizbin bir-iki elebaşısını tecrit ettik. Geriye kalanları yeniden saflarımıza çektik.
Ama bunlar mantık olarak kadroları birbirine düşürmüş ve kuşkulu hale getirmişlerdi. Onları iki kampa bölerek birbirine vurdurtmayı hedefliyorlardı. Yine anımsadığım kadarıyla bir evde 17-18 dolayında kişinin katılımıyla bir toplantı yaptık. O zaman biri vardı, tam hatırlamıyorum, herhalde adı Ahmet’ti, hatta daha sonra vuruldu. Biz otururken, kendisi sözümona çalışıyordu. Bu hizip denetimimizden uzak olduğunda, işi yumuşak bir biçimde halletmek istiyordu. Daha sonra Baki provokatörü de bazı değerli arkadaşları tehlikeli bir konuma itiyordu. Baki’nin daha bilinçli provokatörlüğü, ailecilik eğilimi biçiminde gelişti. Ali Çetiner'in durumu da aynıydı. Almanya’da tutuklu arkadaşları ihbar eden Ali Çetiner’in 400 sayfalık itirafnamesi vardır. Şahin Dönmez kadar itiraflarda bulunmuştur. O zaman bu da vardı. Kendileri karşılıklı vuruşarak sorunu çözeceklerdi. “İki PKK”den birisinin içinde Tekoşîn bulunuyordu. Tekoşîn henüz resmen ilan edilmemişti, ama çalışmaları vardı. Provokasyonu boşa çıkardık. Ama bu provokatörlere göre aslında birbirimizle vuruşmamız gerekiyordu. Karar alıyor ve bazı kişilerin vurulmasını istiyorlardı. Bunu önledik. Bunların hedef haline getirmek istediği kişiler arasından büyük direnişçiler çıktı.
Örneğin biri Mahmut Aktaş arkadaştı. Hala cezaevindedir. Onu da bize tam düşman yapmışlardı. Bugün zindanlarda PKK adına direniş sergileyen arkadaşlardan biridir. Bu süreçte bu tip arkadaşları kazandık. Tekoşîn daha sonra da çalışmalarını sürdürmekle birlikte, etkili olamadı. Bu tam bir provokasyon örgütüydü. Şefleri şu anda İsveç’te bulunan seyfi Cengiz adlı biriydi.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER