KÜRT AŞKI-19.BÖLÜM
Trajik Bir Kahraman
Yaşam alaya alınmaz. Komikleştirilemez, gülünç duruma sokulamaz. Trajediye, korkunç bir işkenceli duruma da sokulamaz. Bu son kahraman kızın eylemini dile getirmek istiyorum. Leyla Kaplan. Neden eylemiyle bana trajik gibi geldi? Anlaşıldığı kadarıyla daha yeni yetişmiş. Zaten 17 yaşında ve düzenin çok ağır etkileri altında bir tutam yaşam arıyor. Bir ilişki arıyor, PKK’yi arıyor. Dersim’e kadar gidiyor ve yüreğine göre bir özgürlük arıyor, ama yanılıyor. Belki de zorlanıyor, geri dönüyor. Belki de bocalama geçiriyor. Fakat genel PKK etkisiyle bile olsa eylemi inisiyatifiyle gerçekleştiriyor.
Düşman gücü, içişleri bakanı, şu-bu yetkilisi mutlak diyor ki, “cesaret hapı içmiştir. Bu tarz bir eylem düzenlenemez.” Onların mantığına göre kesin böyle olmak durumunda. İnanılmaz buluyor, böyle bir eylemin bu biçiminde gerçekleşmesini. PKK’nin müthiş bir cesaretlendirici yönü var. Leyla bunu esas aldı ve amaca kesin bağlılığı var. Fakat bunlara her koşulda dayanan bir militanlığa dönüştürmeye sıra gelince zorlanıyor. Şimdi zorlananların bir kısmı işte sizler gibi oluyor. Sözde PKK içindedir, ama varlığı yokluk gibidir, faydası zararına göre çok azdır. Ne kadar düzen etkisi altında kalırsa kalsın o kahraman kız, son kez gücünü toparlayarak ve inancına ihanet etmeyerek (çünkü bazı tereddütler geçiriyor, bunları da yenerek) bu kahramanlık eylemini gerçekleştiriyor. Çaresiz de olsa, bu kahraman eylem tanrısallaşma yolundaki bir eylemdir. Çok yönlü esasları, gözlerimizin, yüreğimizin içine sokuyor. Ne kadar zayıf da olunsa amaçtan korkmayacaksın. Ne kadar tereddütlü olunsa bile gerektiğinde en kahramanca adımı atacaksın. Bu eylemler, bu kişilikler çok görkemlidir ve en zayıf bir kişilikte gerçekleşebiliyorsa bu çok daha önemli. Önderlik tarzına bağlılık.
Nitekim Zilan olayında dile gelmişti, mükemmel anlatımını vermişti. Burada da çarpıcı, hiç de sizler kadar eğitim görmüş değil. Deney-tecrübeden de geçmiş değil, ama hassasiyeti olduğu için, düşmanı düşman bildiği için, yüreğini de yürek bildiği için, bu ikiyüzlülüğü yapmıyor. Tereddüt geçiriyor. Hatta “dönsem mi?” diye içinden geçirdiği de oluyor. Bir mektupta bu sözleri söylüyor, “yapamam” diyor. Ama değerlere sıradan bir bağlılığı bile onu dürüst olmaya zorladığında ise o kahramanca eylemi gerçekleştirmeye götürüyor. Bu çok iyi bir PKK gerçeğidir. Çok sıradan birisi de bu gerçeklikle bağlantısı halinde, neler yapabileceğini gösteriyor. Saygılı olmalıyız ve saygıyı yüreğinizde göstermeniz lazım. Elbette ki, bu lafla olmaz. Gerektiğinde o kahraman adımın sahibi olabilecek kadar dürüstlüğü takınırsanız, -ki bu saygıdır. Yoksa “zayıflıklarım var, zorluklarım var” deyip, yaşamaya çalışırsanız, bu bir ihanettir, en aşağılık durumdur. Çünkü bu yoldaşımız hepinizden daha zayıftı, hepinizden daha fazla zorlukları vardı. Ama bu ikiyüzlülüğe yaşama fırsatı vermedi. Kendinde yaşatmak da istemedi. Kutsal değerlerdir, bağlı olmayı bilmek gerekir. Leyla gibi yüzlerce kahramanlık değerlerimiz var. Ben bile kendimi onları anlamanın bir pratikçisi, hizmetçisi olarak değerlendiriyorum. Kendime yakıştırdığım görev bu. Onların eyleminin büyüklüğü karşısında ben bile zorlanıyorum. Tanrısal yolda olanlar, büyük ilkelere göre, çarpıcı bir olayla karşılık verenler ancak böyle olabilir. Tabii benim durumum daha farklı, ben onları kalıcılaştırmak, süreklileştirmek, büyütmek ve zafere götürmek durumundayım. Hizmetçilik ancak böyle anlam bulabilir, bunun dışında mümkün değil. Yürekleriniz hassas değil. Erkek olduğunuzu iddia ediyorsunuz, erkeklikten dem vuruyorsunuz.
17 yaşında. Metropol koşullarında zor bela büyümüş, gırtlağına kadar metropolün pislikleri ruhuna, bilincine sızdırılmak istenmiş biri böyle yapmak isterse, peki, sizler neler yapmazsınız? Kaçış mümkün mü? Kaçarsanız kendinizi kime yutturabilirsiniz ki. Benim yapabileceğim en önemli iş, bu duyarlılığı temsil etmektir. Neden sizlere boyun eğeyim ki? Ne yapıyorsun diye sorabilirsiniz? İşte yaptıklarım. Bunların bazı amaçları vardı. Yoldaşlar için bir şey yaptılar. Benim de bir anlam yükleyeceğim, sürdüreceğim, çıkaracağım sonuçlar vardır. Böyle yaşanılmaz. Bu lafazanlıkla, bu duyarsızlıklarla yaşamak mümkün değil. Bütün bu kahramanlık olaylarını biraz yüreğinize sığdırın ve birleştirin. Dönüşememek, gelişememek diye bir şeyden bahsedemezsiniz. Böyle kahramanlıklar yaratanlar, PKK’de birer abide gibi ortadayken hâlâ sıradan bir görevi bile başarıyla üstlenmemek ne demek. Yanlışlıklar diz boyu. Hangi bağlılıklar dille ifade edilebilir. Sıradan yaşanılamaz, Önderlik eşittir, sıradan yaşamamak.
İşte büyük kahramanlık eylemi, bir önderliksel tarzın göstergesi. PKK’de böyle olur. Büyük yaşama alışkanlığına ulaşacaksınız. Doğru düşünün, büyük düşünün. Büyük başlayın, büyük konuşun, büyük emredin, büyük sonuçlandırın. Böyle misiniz? Yanlışlıklar mertek gibi göze giriyor. “Uzlaştık” deniliyor. Her şey kural dışı. Fazla üzerine gitmek istemedik. Tehlike kapıda “oralı” olmadık. Mutlak yerine getirilmesi gereken günlük görevler var, “umursamadık” diyorsunuz. İşte bütün bunları bırakarak büyük bir azimle, moralle başlamak gerekiyor. Önderlik gerçeğine böyle katılım olabilir mi? Vicdanınız bunu kabul ediyor mu? Münafıklar ayıklanacaktır. Diğer bir deyişle; oportünistler, ilkesizler, çirkin pratik sahipleri ayrıştırılacaktır. Böyle yaşayacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Bu çerçevede ayrım yapmadan, “nereden geliyor, hangi aileden, hangi cinsten, hangi milliyetten” bu ayrımlara hiç başvurmadan genel ölçülerimizi veriyoruz. Sonuna kadar anlaşılır kılarak, sözle başlatıyoruz, sözü kesinleştiriyoruz.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER